Resulullah (sav) buyurdular ki: "Üç şey reddedilmez: Minder, yağ ve koku."
İbnu Ömer (ra) buhur yaktığı zaman saf öd ve kafurla karışık öd kullanır ve şunu söylerdi: "Resulullah (sav) da böyle yapardı."
Resulullah (sav) bir hadis-i kudside, Allah Teala hazretlerinin şöyle söylediğini haber verdi: "Sen infak et, ben de sana infak edeyim." Efendimiz devamla dedi ki: "Allah'ın eli (yedullah) doludur. Gece ve gündüz (boyu yapılan) arkası kesilmez infaklar onu azaltmaz. Arz ve semavatın yaratılaşından beri Allah'ın infak ettiklerini düşünün! Bunlar, O'nun elindekinden hiçbir şey eksiltmemiştir. O'nun Arş'ı suyun üzerindeydi. Elinde mizan da var, alçaltır, yükseltir."
Resulullah (sav) yarın için hiçbir şey biriktirmezdi.
Resulullah (sav) Huneyn dönüşü yol alırken bedeviler ısrarla (ganimetin taksimini) taleb ediyorlardı. Öyle ki bir ara, Resulullah (sav)'ı bir semure ağacına doğru sıkıştırdılar ve ridasını kaptılar. Bunun üzerine durup şunu söyledi: "Ridamı verin, şu taşlar sayısınca koyun olsa, ben yine de onu aranızda taksim ederdim. Ve sonra görürdünüz ki, ben ne cimriyim, ne yalancıyım, ne de korkağım."
Resulullah (sav) bize ikindi namazı kıldırmış idi. (Selam verince) acele ile cemaati yarıp evine girdi. Halk onun bu telaşesinde hayrete düşmüştü. Ancak geri dönmesi gecikmedi. Gelince, (halkın merakını yüzlerinden anlayan Hz. Peygamber şu açıklamayı yaptı): "Yanımda kalan birkısım altın vardı (namazda) onu hatırladım. Beni alıkoyacağından korktum ve hemen gidip dağıttım."
Muhacirler Medine'ye geldikleri vakit ellerinde hiçbir şey yoktu. Ensar ise arazi ve akar sahibi kimselerdi. Her yıl mallarını, ürünlerinin yarısını onlara vermek, bunlar da çalışma ve bakım işlerini üzerlerine almak şartıyla anlaştılar. Enes'in annesi kendine ait olan bir hurmalığı Resulullah (sav)' verdi. Resulullah (sav) Hayberlilerle savaşıp orayı fethettikten sonra muhacirler, bağlarını ensar'a iade ettiler. Resulullah (sav) da zikri geçen hurmalığı Enes'in annesine iade etti.
Resulullah (sav) hep perşembe günleri yola çıkardı. Perşembe dışında yola çıktığı nadirdi.
Resulullah (sav) şöyle dua ederdi: "Allah'ım, ümmetime erkenciliği mübarek kıl." Nitekim, Aleyhissalatu Vesselam Efendimiz bir seriyye veya bir ordu göndereceği zaman, onu günün erken saatinde yola çıkarırdı. (Sahr tüccardı, o da ticarete günün ilk saatinde çıkardı. Böylece zengin oldu ve malı arttı.)
Resulullah (sav) buyurdular ki: "İnsanlar yalnızlıktaki (mahzuru) benim kadar bilselerdi, hiçbir atlı tek başına bir gececik olsun yol yapmazdi."
Resulullah (sav) buyurdular ki: "Şeytan tek başına olanla, iki kişi beraber olana sıkıntı verir.Eğer üç kişi olurlarsa onlara sıkıntı veremez."
Resulullah (sav) buyurdular ki: "Bir atlı bir şeytandır, iki atlı iki şeytandır, üç atlı bir gruptur."
Resulullah (sav) buyurdular ki: "Bir sefere üç kişi beraber çıkınca birini emir (başkan) yapsınlar."
Resulullah (sav) buyurdular ki: "Münbit yerde sefer yaptığınız zaman, deveye arzdaki hissesini verin. Çorak yerde sefer yaptığınız zaman da orada yürümeyi hızlandırın ilikleri kurumasın. Mola verdiğiniz zaman yoldan sakının çünkü orası geceleyin haşeratın sığınağıdır." (Ebu Davud'da "hissesini verin" dendikten sonra "mutad mola yerlerini (konaklamadan yürüyüp) geçmeyin" ibaresini ilave etmiştir.)
[Merfu olarak (yani Hz. Peygamber (sav)'in sözü olarak)- rivayet ediyor:] Resulullah buyurdular ki: "Allah refikdir, (yumuşaklık, kolaylık, müsamaha sahibi). Bu sebeple rıfkı sever, rıfk sebebiyle razı olur, rıfk (sahibin)'a mahsus bir yardımı vardır ki, şiddet sahipleri bu yardımı göremez. Öyleyse bu, dili olmayan hayvanlara bindiğiniz zaman bunlara konaklama yerlerinde mola verin. Eğer geçtiğiniz arazi çoraksa, oradan hayvanın iliğini kurutmadan çıkın. Gece yürüyüşünü tercih edin. Zira geceleyin arz, gündüzleyin dürülmeyecek şekilde dürülür. Yol üzerine (geceleyin) konaklamaktan kaçının. Çünkü o, hayvanların yolu, yılanların sığınağıdır."