Bir diğer rivayette şöyle denir: Resulullah (sav) bana: "Allah'ın adıyla bin" dedi. Medine'ye geldiğimiz zaman Resulullah (sav)'ın ashabından bazı gruplarla birlikte mescide girdi. Ben de mescide girip, devemi kapının yanındaki taş döşeli kısma bağladım. Resulullah (sav)'a "işte deveniz" diye haber verdim. Mescidden çıktı. Deveye yaklaştı ve "Deve, devemizdir" buyurdu. Sonra birkaç okiyye altın gönderip: "Bunu Cabir'e verin" dedi. Sonra bana: "Parayı aldın mı?" diye sordu. "Evet" dedim. Bunun üzerine: "Para da, deve de senindir" buyurdu (ve deveyi de geri verdi.)
Berire, mukatebe borcunu ödeme hususunda yardımcı olması için kendisine (Hz. Aişe'ye) uğramıştı. O ana kadar borcundan herhangi bir şey ödememiş bulunuyordu. Hz. Aişe, Berire'ye "Ailene dön, senin mukatebe borcunu ödememi istiyorlarsa bir şartla yaparım: Senin üzerindeki vela hakkı bana geçmeli" dedi. Berire dönüp, ailesine durumu anlattı. Onlar kabul etmediler ve: "Sana bir iyiik yapmak isterse yapsın, karışmayız, ancak vela'n bize aittir" dediler. Hz. Aişe (ra) bunun üzerine, durumu Hz. Peygamber (sav)'e arzetti. Resulullah (sav) ona: "Sen satın al, sonra da azad et. Vela hakkı, azad edene aittir" buyurdu. Bunu söyledikten sonra Resulullah (sav) ayağa kalkarak şu hitabede bulundu: "İnsanlara ne oluyor ki, alış-verişlerinde Kitabullah'ta bulunmayan şartları koşuyorlar? Kitabullah'ta olmayan bir şart koşana bu helal olmaz. Böyle biri yüz şart da koşacak olsa, Allah'ın şartı daha doğru,daha sağlamdır."
Resulullah (sav) şöyle söylemiştir: "(Berire'yi) önce satın al sonra da azad et. (Onu satan efendilerini de bırak, bir işe yaramıyacak olan) istedikleri şartı koşsunlar". Aişe Berire'yi satın alıp, azad etti. Berire'nin ailesi, vela hakkının kendilerine ait olması şartını koştu. Bunun üzerine Resulullah (sav), şu açıklamayı yaptı: "(Olmaz öyle şey!) Vela hakkı azad edene aittir. Satanlar yüz şartta koşsalar (batıldır!)."
Resulullah (sav) iki giyim ve iki de alış-veriş tarzını yasakladı. Yasaklanan satış tarzları: Mülamese ve münübezedir. Mülamese, diğerinin elbisesine gündüz veya gece, eliyle sadece değmesi, elbiseyi altüst ederek iyice görmemesi (ve bu kadarla satış akdininin tamamlanmasıdır). Münabeze ise, kişinin elbisesini öbürüne atması, öbürünün de kendi elbisesini ona atması ve bu atışmanın da, elbiseye bakıp razı olmadan satış sayılmasıdır. Yasaklanan iki giyinmeden biri, iştimalu's-samma'dır; bu da kişinin elbisesini omuzlarıdnan biri üzerine koyup, sarınması, diğer giyinme omuzunu açıkta elbisesiz bırakmasıdır. Yasaklanan diğer giyinme tarzı ihtiba'dır. Bu da oturmakta olan bir kimsenin elbisesine sarınması, bu esnada fercini örten başka bir şey olmamasıdır."
Nesai'nin bir rivayetinde şu açıklama yapılır: "Münabeze; satıcının; "Bu elbiseyi sana atarsam satış tamam olmuştur" demesidir. Mülamese de elbiseyi açıp, evirip çevirmeden elini değmesi ve değince de satış muamelesinin tamam olmasıdır," Nesai'de İbnu Ömer (ra)'den: "Bu, cahiliye ehlinin, alış-verişte başvurdukları bir tarzdı" açıklaması yer alır.
Hz. Peygamber (sav) bey'u'l-garar ve bey'u'l-hasatı yasakladı."
Halk öyle çetin devirler yaşayacak ki, o zaman zenginler, kendilerine emredilmediği halde, cimriliklerinden, ellerindekileri çok sıkı tutacaklar. Cenab-ı Hakk: "Aranızdaki fazileti unutmayın" buyurmaktadır (Bakara 237). Resulullah (sav) da şunları yasaklamıştır: Bey'u'l-muzdar'ı, bey'u'l-garar'ı, (meçhulün satışı) ve salahı ortaya çıkmadan meyve satışını."
Hz. Peygamber (sav): "Köylü adına şehirli satış yapmasın" dedi ve ilave etti: "Bırakın insanları, Allah birinin sebebiyle diğerini rızıklandırsın" buyurdu.
Resulullah (sav) ana baba bir kardeş bile olsa şehirlinin köylü adına satış yapmasını menetti."
Ebu Davud ve Nesai'den gelen bir başka rivayette şöyle buyurulur; "Şehirlinin köylü adına satış yapması yasaktır, şehirli köylünün kardeşi veya babası bile olsa." Ebu Davud'un Hz. Enes (ra) yaptığı bir başka rivayet şu ziyadeyi ihtiva eder: Şöyle denirdi: "Şehirli köylü yerine satmasın." Bu özlü, cami bir sözdür "Şehirli köylü için hiçbir şey satmasın, köylü adına safın da almasın" demektir.
Hz. Peygamber (sav) şöyle emrettiler: "Satıcılar mallarını çarşıya indirmezden önce yolda karşılayıp alış-veriş yapmayın." (Tirmizi ve Muvatta dışındakilerde tahric edilmiştir.) Ebu Davud hadisin baş kısmında şu ziyadeye yer verir: Birbirinizin alış-verişine karşı alış-veriş yapmayın. (Pazara giden) malı yolda karşılamayın.
Hz. Peygamber (sav) satıcının malını övmesini ve daha pazara varmadan malın yolda satın alınmasını veya şehirlinin köylü adına satış yapmasını yasakladı" buyrulur. (Bir başka rivayette de sadece "malın daha pazara varmadan satın alınmasını yasakladı" denmektedir.)
Hz. Peygamber (sav) buyurdu ki: "Pazara binerek (uzaktan) gelenleri yolda karşılamayın. Şehirli, köylü adına alım-satım yapmasın." Tavus, İbnu Abbas (ra)'tan sordu: "Şehirli köylü adına alım-satım yapmasın" sözünden maksat nedir? İbnu Abbas: "Onun adına simsarlık yapmasın (yani ücret mukabili alım-satım işlemini yapmasın)."
Resulullah (sav), celeb malın pazara gelmeden önce karşılanmasını yasakladı. Kim onu yolda karşılar ve satın alırsa, malın sahibi pazara gelince muhayyerdir (satıştan vazgeçebilir).
Resulullah (sav) bir satışta iki satışı yasakladı.