Bana ulaştı ki, Resulullah (sav), iftar ettiği zaman şu duayı okurdu; "Allahümme leke sumtü ve ala rızkike eftartü. (Ey Allahım senin rızan için oruç tuttum ve senin rızkınla orucumu açıyorum)"
Mervan İbnu Salim, Hz. İbnu Ömer (ra)'den naklediyor: "Resulullah (sav) orucunu açınca şöyle derdi: "Susuzluk gitti, damarlar ıslandı, inşaallahu Teala sevap kesinleşti." (Rezin, duanın baş kısmma "Elhamdülillah" kelimesini ziyade etti)
Resulullah (sav) Ramazan ayının sonunda oruçları vasletti (yani hiç bozmadan birkaç gün ard arda devam ettirdi). Onunla birlikte halk da vasletti. Durum Resulullah'a ulaşınca: "Eğer Ramazan ayı bizim için uzatılsaydı biz onu öyle bir vaslederdik ki derine dalanlar (aşırılar) bundan (aşırılıklarından) vazgeçmek zorunda kalırlardı. Ben sizin gibi değilim. Ben gölgelenirim, Rabbim bana hem yedirir hem de içirir.
Ebu Bekr İbnu Abdirrahman'ın anlattığına göre, babası, Mervan'a "Hz. Aişe ve Ümmü Seleme (ra)'nin kendisine şunu haber verdiklerini söylemiştir: "Resulullah (sav) Ramazan ayında, rüya sebebiyle olmaksızın cünüb olarak fecir vaktine ulaştığı olurdu da, kalkıp yıkanır ve orucunu tutardı.
Ben Resulullah (sav)'ı oruçlu iken misvaklandığını sayamayacağım kadar çok gördüm. (Buhari'nin rivayeti muallaktır)
Oruçlu, günün başında ve sonunda misvak kullanır.
Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kim yalanı ve onurda ameli terketmezse (bilsin ki) onun yiyip içmesini bırakmasına Allah'ın ihtiyacı yoktur."
Resulullah (sav) buyurdular ki: "Biriniz yemeğe davet edilince oruçlu ise; "Ben oruçluyum" desin."
Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kim bir kavme misafir olursa, onlar müsaade etmedikçe (nafile) oruç tutmasın." (Tirmizi, hadis için; "Münkerdir, Hişam İbnu Urve dışında sika biri tarafından rivayet edildiğini görmedik" der)
Resulullah (sav) yanına girmiştir. Ammire yemek ikram edince, Aleyhissalatu vesselam: "Sen de ye!" demiş, kadın: "Ben oruç tutuyorum" deyince Resulullah şöyle buyurmuştur: "Oruçlu kimse, başkasına ikramda bulunur ve yemeğinden başkaları yerse, onlar yedikleri müddetçe melaike aleyhimüsselam oruçluyu rahmet duasında bulunurlar." Bir başka rivayette şöyle denmiştir: "Oruçlunun yanında oruçsuzlar yemek yiyecek olurlarsa, melekler oruçluya rahmet okurlar."
Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kadın, kocası varken izin almadan (nafile) oruç tutmasın." (Ebu Davud'un rivayetinde, "Ramazan dışında" ziyadesi vardır.)
Resulullah (sav) fetih yılında Mekke'ye müteveccihen Ramazan ayında yola çıkmıştı. Küra'u'l-Gamim nam mevkiye gelinceye kadar kendisi de, beraberindekiler de oruç tuttular. Sonra orada bir bardak su istedi ve bardağı kaldırdı. Herkes bardağa baktı. Sonra sudan içti. Bundan sonra bazıları kendisine: "Halkın bir kısmı oruç tuttu" diye haber verdi. Aleyhissalatu vesselam: "Onlar asilerdir! Onlar asilerdir!" buyurdular.
Biz bir seferde Resulullah (sav) ile beraberdik. Aramızda bir kısmı oruç tutuyor bir kısmı da tutmuyordu. Sıcak bir günde bir yerde konakladık. Gölgelenenlerin çoğu elbisesi olanlardı. Bir kısmımız güneşe karşı eliyle korunuyordu. Derken oruçlular yığılıp kaldılar, oruçsuzlar kalkıp çadırları kurdular, hayvanları suladılar. Bunun üzerine, Resul-i Ekrem aleyhissalatu vesselam: "Bugün sevabı oruçsuzlar kazandı!" buyurdular.
Resulullah (sav) bir seferdeydi. Etrafına insanların toplandığı bir adam gördü, ona gölge yapıyorlardı. "Nesi var?" diye sordu. "Oruçlu biri!" dediler. Resulullah (sav): "Seferde oruç birr (Allah'ı memnun edecek dindarlık) değildir!" buyurdular. (Bir rivayette: "Seferde oruç birr'den değildir" denmiştir)
Hamza İbnu Amr el-Eslemi (ra), Resulullah (sav)'dan yolculuk sırasında tutulan orucu sordu. Kendisi çok oruç tutan birisi idi. Resulullah şöyle cevap verdiler: "Dilersen tut, dilersen tutma."