Zırh giyinmiş bir adam gelerek: "Ya Resulullah! Hemen savaşa mı katılayım, Müslüman mı olayım?" diye sordu. Resulullah (sav): "Müslüman ol, sonra savaşa katıl!" dedi. Adam Müslüman oldu, savaşa katıldı ve öldürüldü. Resulullah (sav) onun hakkında: "Az bir amelde bulundu fakat çok şey kazandı" buyurdu.
Raşid İbnu Sa'd, ashaba mensup birinden naklen anlatıyor: "Bir zat Resulullah'a gelip: "Ey Alah'ın Resulü, niye şehid dışında kalan mü'minler kabirde imtihan edilirler?" diye sordu. Resulullah şu cevabı verdi: "Şehidin ölüm anında tepesinin üstünde kılıç parıltısını hissetmesi imtihan olarak ona kafidir."
Resulullah (sav) buyurdular ki: "Şehidin ölüm (darbesinden) duyduğu ızdırab sizden birinin çimdikten duyduğu ızdırap kadardır."
Resulullah (sav) buyurdular ki: "Rabbimiz, Allah yolunda savaşan şu kimseye taaccüb etmiştir: Arkadaşları hezimete ugra(yıp kaçmış)tır. Ancak O, (kaçmanın haram olduğunu düşünerek) kendisine düşen sorumluluğun idrakiyle geri dönerek, öldürülünceye kadar düşmanla çarpışmıştır. Bunun üzerine Aziz ve Celil olan Allah, meleklere (iftiharla) şöyle der: "Şu kuluma bakın, benim nezdimde olan mükafaatı) düşünüp katımda olan (cezadan) korkarak geri döndü, öldürülünceye kadar savaştı."
Resulullah (sav)'a Ümmü Halid adında bir kadın yüzü örtülü olduğu halde gelerek Allah yolunda öldürülmüş olan oğlu hakkında sormak istedi. Ashab'tan biri kadına: "Sen, yüzü örtülü olduğun halde gelip oğlundan mı soracaksın?" dedi. Kadın: "Oğlumu kaybetti isem de hayamı kaybetmedim" dedi. Resulullah (sav) kadına: "Oğlun iki şehid mükafatı elde etmiştir!" dedi. Kadın: "Bunun sebebi nedir, ey Allah'ın Resulü?" diye sorunca şu cevabı verdi: "Çünkü onu Ehl-i Kitap öldürdü!"
Resulullah (sav), "Kim sıdk ile Allah'tan şehid olmayı taleb ederse, Allah onu şehidlerin derecesine ulaştırır, yatağında ölmüş bile olsa" buyurdu."
Resulullah (sav) buyurdu ki: "Kim Allah yolunda evinden ayrılır, sonra da öldürülür, yahut atı veya devesi (yere atıp) boynunu kırar veya bir zehirli sokar veya yatağında ölür ise, Allah'ın dilediği hangi musibetle ölmüş olursa olsun şehit olarak ölür."
Ebu Davud'un bir diğer rivayetinde geldiğine göre, "Resulullah (sav)'a: "Ey Allah'ın Resulü, kim cennete gidecek?" diye sorulmuş, o da şu cevabı vermiştir: "Peygamber cennetliktir, şehid cennetliktir, çocuk(ken ölen) cennetliktir, diri diri gömülen çocuk cennetliktir."
Resulullah (sav) Uhud şehidlerine uğradı ve: "İşte bunlar var ya, bunlar için şehadet ederim" dedi. Ebu Bekir (ra): "Ey Allah'ın Resulü biz onların kardeşleri değil miyiz? Onlar nasıl Müslüman oldularsa biz de Müslüman olduk, onların cihad etmeleri gibi biz de cihad ediyoruz!" dedi. Resulullah şu cevabı verdi: "Evet (söylediğiniz hususlar doğru), ancak benden sonra ne gibi bid'alar çıkaracağınızı bilemiyorum." Hz. Ebu Bekir (ra) ağladı, ağladı ve sonra: "Yani biz senden sonraya mı kalacağız? (diye eseflendi)."
Resulullah (sav) buyurdular ki: "Emiriniz, fazıl veya facir her nasıl olursa olsun, (onun emri altında) cihad etmeniz size farzdır. Keza, namazı da fazıl veya facir ve hatta kebair işlemiş bile olsa her Müslümanın, arkasında kılması bütün Müslümanlara farzdır."
Resulullah (sav) buyurdular ki: "Müşriklere karşı mallarınızla, canlarınızla ve dillerinizle cihad edin."
Resulullah (sav) Mekke'nin fethi günü buyurdular ki: "Artık bu fetihten sonra hicret yoktur. Fakat cihad ve niyyet vardır. Öyleyse askere çağrıldığınız zaman hemen silah altına koşun!"
Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kim gazve yapmadan ve gaza yapmayı temenni etmeden ölürse nifaktan bir şube üzerine ölmüş olur." İbnu'l-Mübarek der ki: "Biz bunun Hz. Peygamber (sav)'ın sağlığına has bir keyfiyet olduğuna hükmetmiştik."
Kim bizzat gazveye katılmaz veya bir gaziyi teçhiz etmez veya bir gazinin ailesini hayırlı bir şekilde himaye etmez ise, Allah kıyamet gününden önce ona hiç beklemediği bir musibet ulaştırır.
Ebu'n-Nadr merhum Abdullah İbnu Ebi Evfa (ra)'dan naklen anlatıyor: "Resulullah (sav) düşmanla karşılaştığı günlerden birinde, güneşin meyletmesini bekledi. Sonra kalkıp yanındakilere şöyle dedi: "Ey insanlar, düşmanla karşılaşmayı temenni etmeyin, Allah'tan afiyet dileyin. Ancak karşılaşacak olursanız sabredin, bilin ki cennet kılıçların gölgesindedir." En sonda Resulullah (sav) sözlerini şöyle tamamladı: "Ey Kitab'ı indiren, bulutları yürüten, (Hendek Savaşanda düşman müttefikler olan) Ahzab'ı hezimete uğratan Rabbimiz, bunları da hezimete uğrat ve onlar karşısında bize yardım et!"