Abdullah İbnu Ebi Talha'yı doğduğu zaman Resulullah (sav)'a götürdüm. Bebek bir bez içerisinde idi. Vardığımızda Resulullah (sav) devesine katran sürüyordu. "Beraberinde hurma da getirdin mi?" diye sordu, "Evet" dedim ve birkaç tane hurma verdim. Onları ağzında çiğnedi, sonra çocuğun ağzını açtı. Ağzına tükrüğü püskürttü. Bebek, yalamaya başladı. Bunun üzerine Resulullah (sav) "Ensar'ın hurma sevgisine bakın (doğar doğmaz başlıyor)" diye latife etti ve çocuğu Abdullah diye isimledi. (Hadisin metni; Müslim'deki metindir.)
Ey Allah'ın Rasülü, dedim, arkadaşlarımdan her birisinin bir künyesi var, (benim yok). Dedi ki: "Oğlum Abdullah İbnu Zübeyr ile künyelen." (Aişe, "Ümmü Abdillah (Abdullah'ın annesi)" diye künye almıştı) (Rezin merhum: "Teyze anne gibidir" ilavesini kaydetmiştir)
Resulullah (sav) çirkin isimleri değiştirirdi" buyurmuştur.
Zeyneb Bintu Ebi Seleme'nin ismi Berre idi. "Nefsini tezkiye ediyor" denildi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) onu Zeyneb diye isimleridirdi."
Cüveyriye Bintu'l-Haris'in ismi Berre idi, Resulullah (sav) onun ismini Cüveyriye diye değiştirdi. Zira, Resulullah (sav) "Berre'nin yanından çıktı" denmesini sevmiyordu.
(Babasından naklediyor:) Hz. Peygamber (sav), kavmimin beni Ebu'l-Hakem diye künyelediklerini işitmişti. Beni çağırtarak: "Hakem olan Allah'tır, hüküm de O'nadır, öyle ise, sen nasıl Ebu'l-Hakem künyesini taşırsın?" dedi. Ben açıkladım: "Kavmim bir meselede anlaşmazlığa düşünce bana gelirler, ben hükme bağlarım. Her iki taraf da verdiğim hükme razı olurlar." Resulullah (sav): "Bu ne güzel şey?" buyurdu ve "Çocuklarından neler var?" diye sordu. Ben: "Şüreyh, Müslim, Abdullah var" dedim. Resulullah (sav): "En büyüğü hangisi?" dedi. "Şureyh" dedim. "Öyleyse", buyurdu, "sen Ebu Şüreyh'sin"
(Amcası Üsame İbnu Ahdari'den rivayet ediyor:) Ahdari diyor ki: "İsmi Asram olan bir adam vardı. Resulullah (sav) ona: "İsmin nedir?" diye sordu. Adam "Asram" diye cevap verdi. Resulullah (sav): "Hayır sen Zür'a'sın" buyurdu.
(Babası vasıtasıyla dedesinden naklediyor:) Dedem, Resulullah (sav)'a uğramıştı. "İsmin ne?" diye sordu. "Hazn (sert yer)" diye cevap verdi. Resulullah (sav): "Hayır sen Sehl'sin" dedi. Müseyyeb: "Olamaz, babamın verdiği bir ismi değiştiremem" dedi. İbnu'l-Müseyyeb ilave ediyor: "O günden sonra aramızda kabalık devam etti gitti." Ebu Davud'un rivayetinde şöyle demiştir: ".... Hayır sehl ezilir ve hakir tutulur." Ebu Davud merhum der ki: "Resulullah (sav) Asi, Aziz, Atele (şiddet, sertlik), Şeytan, Hakem, Gurab (karga), Habbab, Şihab isimlerini değiştirdL Şihab'ı Hişam, Harb'i Silm (sulh), Muzdaci'l (yatan) Münbais (kalkan) yaptı. Afire (çorak) adını taşıyan bir araziyi de Hadire (yeşillik) diye, Şi'bu'd Dalalet'i (sapıklık geçidi) Şi'bu'l-Hüda diye isimledi. Benu'z-Zinye'yi Benu'r-Rüşd olarak değiştirdi."
Hz. Peygamber (sav) Asiye (isyankar, itaatsiz kadın) ismini değiştirip, Cemile (güzel kadın) yaptı.
Hz. Ömer'le karşılaştım. Bana "Sen kimsin?" diye sordu. "Mesruk İbnu'l-Ecda" dedim. Dedi ki: "Ben Resulullah (sav)'ın ecda şeytandır" dediğini işittim."
el-Münzir İbnu Ebi Üseyd doğduğu zaman Resulullah (sav)'a getirilmişti. Çocuğu kucağına aldı ve: "İsmi nedir?" diye sordu, "İsmi falandır" diye ne konmuşsa söylendi. Resulullah (sav): "Hayır! Bunun ismi Münzir olacak" dedi ve o gün çocuğa Münzir ismini koydu.
Bir gün Resulullah (sav) Baki'de idi. Kulağına bir ses geldi: "Ey Ebu'l Kasım!" diyordu. Başını sese doğru çevirdi. Seslenen adam: "Ey Allah'ın Resulü seni kastedmedim, ben falancayı çağırdım" dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav): "İsmimi isim olarak koyun, fakat künyemi kendinize künye yapmayın!" buyurdu.
Bizden birinin bir oğlu oldu. İsmini Kasım koydu. Kendisine: "Sana Ebu'l Kasım künyesini vermeyiz. Bu künye ile seni şereflendirip memnun etmeyiz" dedik. Hz. Peygamber (sav)'a gelerek durumu arzetti. Resulullah (sav) bunun üzerine: "Oğlunun adı Abdurrahmandır" dedi. Bir rivayette şu ziyade var: "İsmimi isim olarak koyun, fakat künyemi künye yapmayın. Zira ben Kasım (taksim edici) kılındım. Aranızda taksim ederim." Ebu Davud'un bir rivayetinde şöyle buyrulmuştur: "Kim benim ismimi almışsa, künyem ile künyelenmesin. Kim de künyem ile künyelenmişse, ismimle isimlenmesin."
Bir kadın gelerek "Ey Allah'ın Resulü, ben bir oğlan dünyaya getirdim. Muhammed diye isim, Ebu'l-Kasım diye de künye verdim. Bana, sizin bu durumda hoşlanmadığınız söylendi,doğru mu?" diye sordu. Resulullah (sav): "İsmimi helal, künyemi haram kılan şey de ne?" veya "Künyemi haram kılıp ismimi helal kılan şey de ne?" diyerek reddetti.
Hz. Peygamber (sav) çocuğa, doğumunun yedinci gününde isim konmasını, yıkanarak pisliklerin temizlenmesini ve akika kurbanı kesilmesini emir buyurdu." (Tirmizi'de hadis İbnu Ömer'den değil, Amr İbnu Şu'ayb (an ebihi an ceddihi) tarikindendir. Burada bir sehiv söz konuşu)